Ayaz
Bir menekşenin koynundaydı doğumumuz
Sarsak geceye gövdesini
İçini soğutsun diye ayaza serpti öylece
Bir üşüme değse burnumuza
Lime lime eder iç kıskaçlarımızı
Boyun borcu ve buruk bir özlem
Kırık bir aynada çoğalan yüzüne/hüznüne bakabilir yüzüm
Ve hâlâ
Toplanacak bir sürü tomurcuklarımız varken
Çağım yalnız bırakmıyor bizi
Sokağında bir fener ışığını döşüyorken
Gözünün bir ucu cam penceresinde
Diğer ucu dışının diriliğine karşı ağırlaşıyor
Göze ilişen kuşların kanat çırpışları dahi içimi gıcıklamıyor
Boğazımı sıkan bir parça çığlık
Saydamsı bir yenilgiye karşı boşluğuna düşüyor
Genzimde avucuma düşmeyi bekleyen
kırık beklentilerim ise hâlâ hizalı duruyor
Belki kuruntularımı diz kapağına kurban eder
Keşiş ağrısına dayanır
Çiğ bırakabilirim iç sancımı
Bir kuşluk vaktinde sokağa çıkar
Soğukları boğar, karanlık sularda debeletirim
Aklımın ilenmiş kenarları kalkıyorken
Üç adımda bitiririm
Öylece
Sessiz
Renksiz
Fırat ÇİÇEK
firatcicek0411@gmail.com